20100721

veli ve meral - bu henüz bir aşk hikayesi değil

Veli efendi İstanbul'da 88 yaşında bir hipodrom. Sene içinde birçok at yarışına ev sahipliği yapıyor ve 300'ün üzerinde yarış atını barındırıyor.

Meral hanımefendi İstanbul'da 28 yaşında profesyonel bir jokey. Meral'in atlara olan ilgisi Istanbul Üniversitesi Jokeylik Okulu'nu kazandıktan sonra başladı. Veliefendi'ye adımını attığı ilk gün, kendini erkeklerin hakimiyetinde olan bir dünyada tek kadın ve alaylıların arasında tek diploma tutan jokey olarak buldu.

Veli ve Meral'i birbirlerine bağlayan atlar oldu.

Ama, bu diğerleri gibi henüz bir aşk hikayesi değil, çünkü Veli ve Meral birbirlerini sevebilmek için hala bir yol arıyorlar.























20100720

pestolu makarna

seyin, sylvia ve siddesh'le araba kiralayıp italya'da gezdik.
orvieto, cinque terre, montepulciano, lucca, san geminiano artık bizim mekanlar.

çok güzellermiş,
adeta cinque terre'de yemeye doyamadığımız makarna tadında:

fasulyeli patetesli pestolu spagetti
patatesleri haşlayıp küp küp kesiyorsun.
makarnayı, uzun ince yeşil fasulyelerle beraber 9 dakika aynı suda haşlıyorsun.
Süzdükten sonra patatesleri ve pesto sosunu ekleyip karıştırıyorsun.
ve üzerine rendelenmiş parmesan peyniri ekliyorsun.
tuz ve karabiber tercih meselesi.
ama beyaz şarap mecburi.

daha neler yedik neler...
















20100628

gönül bu.

zeyno'm sayesinde porto'da bir şarap tadım seyahatine katıldım.
porto, portekiz'in douro nehri kenarında kurulu bir şehri.

bir dilim ananasdan şiddetle nefret ederken (ki ediyorum) ananas dolu kavanozlara sarılarak şenşakrak supermarket'ten çıkmışım gibi porto'nun da "hiç sevmeyecekmişim gibi duran özellikleri" sayesinde ansızın hayranı oldum.

herkesin sokağa döküldüğü ve plastik çekiçlerle birbirlerinin kafalarına vurduğu ve hatta sarmısak koklattığı çok büyük bir festivalleri var (Sao Joao festivali). Binalar çok eski, tozlu ve içiçeler. Port şarabı çok tatlı. Hava çok kuru ve sıcak. Şarap bağları'nda kurulu olan Quinta'larda (şatolarda) yüzmek için yapılmış olan havuzlar çok pis. Cüzdanım çalındı.

ama işte gönül bu
ferman dinlemiyor...



































20100608

unutamamak

veliefendi'de fotoğraf çekiyorum.

bir ingiliz yarış atı var; hem ürkek hem deli.
almanya'dan kadın bir psikolog getirtilmiş, ingiliz'in derdine derman olsun diye.
kadın atları dinliyor, yaralı ruhlarını iyileştiriyor, acılarını unutturmaya çalışıyor.

ve bu ingiliz kimbilir nasıl bir acı yaşamış ki unutmuyor
yanına usulca yaklaşan siyah şemsiyeli kadından korkuyor, dizginlenmekten ürküyor, sevilmek istemiyor.

bir daha kimse onu, gözleri bağlı start noktasına sokamıyor.
ingiliz, unutamamak'tan muzdarip yarış koşamıyor.

veliefendi'de fotoğraf çekiyorum,
bir yandan da tutuyorum kendimi.
atlara fısıldayan adam olmaya kalkma sakın diyorum kendime.
maneje atlama sakın durupdururken.
"DAHA GENÇSİN GÜZELSİN UNUTURSUN BOŞVER KOŞ" diye haykırma sakın atın kulağına.
sakın.
ne de olsa biliyorum...
o kadar basit diil bu işler, daha karmaşık.