bu kadar mı ölçüsüz olur.
bir gün, birinin diğeri tarafından ancak deli gibi sevilmesi gerekir, mutluluğu yakalayabilmesi için.
başka bir gün, yeni alınmış etekle yürürken hissedilen pofidiklik, beyazlık ve yaz yeter.
happiness
is that immoderate.
one day, one has to be loved madly by someone to be happy.
another day, the new skirt one is wearing is just enough because of its whiteness, puffyness and summer.
20110630
20110627
her neyse
içindekileri dışa vuramayan kelime
hakan günday'ın yazdığı gibi:
"her paragrafın sonunda, bir "her neyse" var. oysa her neyse, değil!. oysa o her neyse'lerin devamında, şu an yazamadığım binlerce hikaye var."
benim hikayem.
one word that cannot express its feeling.
as hakan gunday once wrote:
"at the end of every paragraph there is "anyhow". Whereas there is no "anyhow". whereas anyhow's continue with stories which I am never able to write."
hakan günday'ın yazdığı gibi:
"her paragrafın sonunda, bir "her neyse" var. oysa her neyse, değil!. oysa o her neyse'lerin devamında, şu an yazamadığım binlerce hikaye var."
benim hikayem.
one word that cannot express its feeling.
as hakan gunday once wrote:
"at the end of every paragraph there is "anyhow". Whereas there is no "anyhow". whereas anyhow's continue with stories which I am never able to write."
my story.
20110620
bodrumda
saçıma erguvan takmışım
heryanım begonvil
hafif bir rüzgar esiyor
ne alakam var
televizyonda angelina jolie'nin belgeseli
uzaktan sevmediğim kadın, uzaktan sevdiğim kadın oluyor.
o yarım saat içinde, hayran kalıyorum yapılanlara, yapılması gerekenlere.
öyle kalıyorum
terasta rüzgar esmeye devam ediyor, hakan günday'ı açıyorum.
yüzüme çarpıyor sayfalar
yüzüm kızarıyor "az"
güneş müneş
heryerde erguvanlar hafif rüzgar
mis gibi deniz kırmızı motorsikletim
sonra birden angelina jolie bi de hakan günday
bodrum'a inip fotoğraf çekiyorum
sonra birden bodruma iniyorum.
halbuki ben terasta hafif bir rüzgar eserken koltuğa uzanıp kitap okumak istemiştim sadece.
redbud in my hair, bougainvillea all around
a slight wind
i have no relevance
angelina jolie's documentary is on tv
woman I dislike from far, turns into the woman I like from far.
in that half an hour I am filled with admiration to what has been done and what should be done.
i remain
wind goes on in the terrace, I start reading hakan gunday
pages strike my face
i blush
sun, redbuds, slight wind, my red motorbike
and then suddenly angelina jolie and hakan gunday
I go down to bodrum to take pictures
and then suddenly I go down.
whereas I just wanted to lie down in the terrace and read a book while a slight wind was blowing
heryanım begonvil
hafif bir rüzgar esiyor
ne alakam var
televizyonda angelina jolie'nin belgeseli
uzaktan sevmediğim kadın, uzaktan sevdiğim kadın oluyor.
o yarım saat içinde, hayran kalıyorum yapılanlara, yapılması gerekenlere.
öyle kalıyorum
terasta rüzgar esmeye devam ediyor, hakan günday'ı açıyorum.
yüzüme çarpıyor sayfalar
yüzüm kızarıyor "az"
güneş müneş
heryerde erguvanlar hafif rüzgar
mis gibi deniz kırmızı motorsikletim
sonra birden angelina jolie bi de hakan günday
bodrum'a inip fotoğraf çekiyorum
sonra birden bodruma iniyorum.
halbuki ben terasta hafif bir rüzgar eserken koltuğa uzanıp kitap okumak istemiştim sadece.
redbud in my hair, bougainvillea all around
a slight wind
i have no relevance
angelina jolie's documentary is on tv
woman I dislike from far, turns into the woman I like from far.
in that half an hour I am filled with admiration to what has been done and what should be done.
i remain
wind goes on in the terrace, I start reading hakan gunday
pages strike my face
i blush
sun, redbuds, slight wind, my red motorbike
and then suddenly angelina jolie and hakan gunday
I go down to bodrum to take pictures
and then suddenly I go down.
whereas I just wanted to lie down in the terrace and read a book while a slight wind was blowing
20110611
normal
brooklyn'in orta yerinde bir botanik bahçesi
normal de,
wong kar-wai'ın kahramanlarının sırlarını fısıldadıkları ağaç deliklerinden, orada da olması
normal mi peki.
şaşkınlıktan sırlarımı unutuverdim.
a botanical garden in the middle of brooklyn,
might be normal.
encountering a tree hallow into which wong kar-wai's protagonists whisper their secrets,
is not.
all of a sudden i've forgot my secrets.
normal de,
wong kar-wai'ın kahramanlarının sırlarını fısıldadıkları ağaç deliklerinden, orada da olması
normal mi peki.
şaşkınlıktan sırlarımı unutuverdim.
a botanical garden in the middle of brooklyn,
might be normal.
encountering a tree hallow into which wong kar-wai's protagonists whisper their secrets,
is not.
all of a sudden i've forgot my secrets.
20110606
akis
ny dedi ki;
büyüdün artık.
bunu sen de gördün, gökdelenlerime yansıyan aksinden.
farkettin ki dostlarınla arana kendi hayatları girmiş.
mesafeler okyanuslardan değil artık.
sen, oralara geri döndün,
ama o senelerin sana geri dönmedi.
farkettin.
ny said;
you are grown up now.
you've seen that too, from your reflection on my skyscapers.
you have recognized that their lives came inbetween friends and you.
distances are not just oceans anymore.
you came back here,
but those years did not come back to you.
you've realized.
büyüdün artık.
bunu sen de gördün, gökdelenlerime yansıyan aksinden.
farkettin ki dostlarınla arana kendi hayatları girmiş.
mesafeler okyanuslardan değil artık.
sen, oralara geri döndün,
ama o senelerin sana geri dönmedi.
farkettin.
ny said;
you are grown up now.
you've seen that too, from your reflection on my skyscapers.
you have recognized that their lives came inbetween friends and you.
distances are not just oceans anymore.
you came back here,
but those years did not come back to you.
you've realized.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)