20130124

jet-set partilerde kaybolup duran lens


Jessica, der ki: "Hikayenin bütününü, doğru yakalanmış bir detay, genel çekilmiş bir resimden çok daha iyi anlatır." Detaylarda gizli olan bu gerçeği, NY'lu varlıklı bir iş adamının sarhoş ve hoyrat ofis partilerinde fotoğraf çektiği zamanlarda farketmeye başlamış. Korkusuzca çektiği yakın çekim fotoğrafları, fazlasıyla aydınlık, renkli ve kontrastlı. Sanki, her gittiği jet-set partide, gece boyunca elinde bir fenerle, gözünden fırlayıp giden lensini arıyor... Ve fenerin aydınlattığı yerlerden kayıp lensini değil, grotesk sahneleri bulup çıkartıyor Jessica Craig Martin...



























takmış takıştırmış


Bir koşu vintage dükkanlarından ve bit pazarlarından alınması gerekenler listesi: Göz alıcı büyüklükte küpeler, altın zincirler, iri taşlı kolye uçları ve el yapımı yüzükler...

Bunlar şahsına münhasır olurlar, görmüş geçirmiştirler, tezgahlarda köşelerde gizlenirler ve sadece gözlerine kestirdiklerine görünürler. Benzerleri yoktur, tektirler, onun için de güzeldirler, özeldirler ve sadece takana aittirler.

En alttan yukarıya doğru gidiyorum: Bağcıklı makosenler, yüksek bel Levi's jean, wifebeater bir atlet ve hafif bir rüzgar esiyorsa eğer düğmeleri açık, beyaz bir erkek gömleği umursamaz tavırlarla giyiliverilir. Sonrasında dur durak tanınmaz; o anki hissiyat neyse ona kulak verilir. Bu tek bir küpe de olur, büyük zincir bir kolye de. Hepsi de olur, ayrı ayrı da olur, üst üste de olur... Kitsch'tir, güzeldir, makbuldür.




sarsıcı bir gerçek: parizyen kitsch'tir.

Baudouin'in hayali, 70'lerin New York'unda bir caz kulüpte basçı olmaktı belki ama 77 doğumlu bu parizyenin afrodan gayet uzak saç stili, onu fotoğrafa itti... İlk olarak İrlanda'da fotoğraf çekmeye başlayan Baudouin, Martin Parr ve Elliott Erwitt'ten fazlasıyla ilham aldı; aynı benim gibi! İlk portre çalışmalarına, İrlanda'dan Paris'e döndüğü zamanlarda başladı.





Baudouin'in çalışma prosedürü genelde şu şekilde ilerliyor: Önce Paris sokaklarında -tercihen salına salına- dolaşan veya bir kafede yalnız başına kahvesini yudumlayan bir genç kızı gözüne kestiriyor. Tanışma faslını atlattıktan sonra en zorlu kısım olan "kendini kızın evine davet ettirme" aşamasına geçiyor. Eve varır varmaz gerçekleşen fotoğraflama evresi genelde bir saat sürüyor. Önce tripoduna taktığı Hasselblad'ını her fotoğrafında aynı tuttuğu açı ve mesafeye yerleştiriyor ve hafif bir ışıklandırma kullanarak kompozisyonunu özenle hazırlamaya başlıyor. Fotoğrafladığı kişinin arka planla bir bütün içinde olmasına, hiçbir objenin fazlalık yaparak göz yormamasına dikkat ediyor.

Baudouin, en son projesi "75 Parissiennes"le beni yine şaşırttı. Biyografisinde çay, şampanya ve sake bağımlısı olduğunu beyan eden bu komik adama şaşırmamak imkansız. Çünkü karmaşayı böyle bir düzen içinde fotoğraflamak, bir tek Hasselblad sahibi olmakla olmuyor maalesef. Ayrıca daha da çok şaşırdım, ben parizyen kadınların bu kadar kitsch olduklarını bilmezdim! Filmlerde bize bu gerçekler gösterilmiyor!