Baudouin'in hayali, 70'lerin New York'unda bir caz kulüpte basçı olmaktı belki ama 77 doğumlu bu parizyenin afrodan gayet uzak saç stili, onu fotoğrafa itti... İlk olarak İrlanda'da fotoğraf çekmeye başlayan Baudouin, Martin Parr ve Elliott Erwitt'ten fazlasıyla ilham aldı; aynı benim gibi! İlk portre çalışmalarına, İrlanda'dan Paris'e döndüğü zamanlarda başladı.
Baudouin'in çalışma prosedürü genelde şu şekilde ilerliyor: Önce Paris sokaklarında -tercihen salına salına- dolaşan veya bir kafede yalnız başına kahvesini yudumlayan bir genç kızı gözüne kestiriyor. Tanışma faslını atlattıktan sonra en zorlu kısım olan "kendini kızın evine davet ettirme" aşamasına geçiyor. Eve varır varmaz gerçekleşen fotoğraflama evresi genelde bir saat sürüyor. Önce tripoduna taktığı Hasselblad'ını her fotoğrafında aynı tuttuğu açı ve mesafeye yerleştiriyor ve hafif bir ışıklandırma kullanarak kompozisyonunu özenle hazırlamaya başlıyor. Fotoğrafladığı kişinin arka planla bir bütün içinde olmasına, hiçbir objenin fazlalık yaparak göz yormamasına dikkat ediyor.
Baudouin, en son projesi "75 Parissiennes"le beni yine şaşırttı. Biyografisinde çay, şampanya ve sake bağımlısı olduğunu beyan eden bu komik adama şaşırmamak imkansız. Çünkü karmaşayı böyle bir düzen içinde fotoğraflamak, bir tek Hasselblad sahibi olmakla olmuyor maalesef. Ayrıca daha da çok şaşırdım, ben parizyen kadınların bu kadar kitsch olduklarını bilmezdim! Filmlerde bize bu gerçekler gösterilmiyor!