20110630

mutluluk

bu kadar mı ölçüsüz olur.

bir gün, birinin diğeri tarafından ancak deli gibi sevilmesi gerekir, mutluluğu yakalayabilmesi için.
başka bir gün, yeni alınmış etekle yürürken hissedilen pofidiklik, beyazlık ve yaz yeter.

happiness
is that immoderate.

one day, one has to be loved madly by someone to be happy.
another day, the new skirt one is wearing is just enough because of its whiteness, puffyness and summer.



20110627

her neyse

içindekileri dışa vuramayan kelime

hakan günday'ın yazdığı gibi:
"her paragrafın sonunda, bir "her neyse" var. oysa her neyse, değil!. oysa o her neyse'lerin devamında, şu an yazamadığım binlerce hikaye var."
benim hikayem.

one word that cannot express its feeling.

as hakan gunday once wrote:

"at the end of every paragraph there is "anyhow". Whereas there is no "anyhow". whereas anyhow's continue with stories which I am never able to write."
my story.











20110620

bodrumda

saçıma erguvan takmışım
heryanım begonvil
hafif bir rüzgar esiyor
ne alakam var

televizyonda angelina jolie'nin belgeseli
uzaktan sevmediğim kadın, uzaktan sevdiğim kadın oluyor.
o yarım saat içinde, hayran kalıyorum yapılanlara, yapılması gerekenlere.
öyle kalıyorum

terasta rüzgar esmeye devam ediyor, hakan günday'ı açıyorum.
yüzüme çarpıyor sayfalar
yüzüm kızarıyor "az"

güneş müneş
heryerde erguvanlar hafif rüzgar
mis gibi deniz kırmızı motorsikletim
sonra birden angelina jolie bi de hakan günday
bodrum'a inip fotoğraf çekiyorum
sonra birden bodruma iniyorum.

halbuki ben terasta hafif bir rüzgar eserken koltuğa uzanıp kitap okumak istemiştim sadece.

redbud in my hair, bougainvillea all around
a slight wind
i have no relevance

angelina jolie's documentary is on tv
woman I dislike from far, turns into the woman I like from far.
in that half an hour I am filled with admiration to what has been done and what should be done.
i remain

wind goes on in the terrace, I start reading hakan gunday
pages strike my face
i blush

sun, redbuds, slight wind, my red motorbike
and then suddenly angelina jolie and hakan gunday
I go down to bodrum to take pictures
and then suddenly I go down.

whereas I just wanted to lie down in the terrace and read a book while a slight wind was blowing


























20110611

normal

brooklyn'in orta yerinde bir botanik bahçesi
normal de,
wong kar-wai'ın kahramanlarının sırlarını fısıldadıkları ağaç deliklerinden, orada da olması
normal mi peki.
şaşkınlıktan sırlarımı unutuverdim.

a botanical garden in the middle of brooklyn,
might be normal.
encountering a tree hallow into which wong kar-wai's protagonists whisper their secrets,
is not.
all of a sudden i've forgot my secrets.








20110606

akis

ny dedi ki;
büyüdün artık.
bunu sen de gördün, gökdelenlerime yansıyan aksinden.
farkettin ki dostlarınla arana kendi hayatları girmiş.
mesafeler okyanuslardan değil artık.
sen, oralara geri döndün,
ama o senelerin sana geri dönmedi.
farkettin.

ny said;
you are grown up now.
you've seen that too, from your reflection on my skyscapers.
you have recognized that their lives came inbetween friends and you.
distances are not just oceans anymore.
you came back here,
but those years did not come back to you.
you've realized.