ve daha önemlisi edirne'yi beğeniyorum...daha önce görmediğim kadar iri ve taze sarımsak ve gülleriyle, mimar sinan imzalı cami ve köprüleriyle , su ve musiki ile ilk tedavi yöntemlerinin uygulandığı 2. bayezid külliyesiyle, "ciğer sevmem, yiyeni de sevmem" denmesine izin vermeyen ciğercileriyle, fotoğraf çekmemi çok sıcak karşılamayan ve şarjımı ilk birkaç saat içinde bitiren enerjisiyle ve hepimizin kalbini fetheden eski camisiyle...
çünkü eski cami çok gizemli ve çok çekici...duvarlarındaki yazılar şöyle bir etkide bulunuyor: ellerini açıyorsun, gözlerini yukarıya dikiyorsun, kalp ritimlerin hafifçe hızlanıyor. sonra da ya bilip bilmediğin duaları okumaya başlıyorsun ya da "allahım lütfen.." ile başlayan cümleler kurarken buluyorsun kendini. enteresan.