her yol öncesi içim, bir an gitmekten vazgeçmek ister.
valiz yapma tahammülsüzlüğü müdür bu vazgeçiş
bilmiyorum ki.
ama, bir sonra ki an kendime gelirim işte.
bir heyecan bir mutluluk ki sorma gitsin.
düşünsene,
bu seferki hele
tam dalmalık
mavilere,
uzaklara
ya da tam kitap okurken içi geçmiş bir uykuya.
bu heyecan bu mutluluk
ayaklarımı yerden keser.
ve sonra bir an vazgeçemem
müzikten
rüzgardan
orada olmaktan.
(mavi'nin blogu için yaptığım styling ve çekim)
20110524
20110516
20110510
altın yaldızlı volvo
hey sen...
hayatının kötü olduğunu düşünüyorsan,
yani örneğin seninkisi, boğaziçi köprüsünde altın yaldızlı bir volvo'yla hergün trafikde mahzur kalan bir hayatsa,
sakın üzülme çünkü birdaha ki sefere "robin" olarak doğacaksın.
annen alman, baban italyan olacak.
ismini, annenin babanla tanışmadan önce platonik aşık olduğu ingiliz bir gazetecinin adından alacaksın.
masmavi gözlerin, dalgalı kumral saçların olacak
toscana vadisine bakan havuzlu bir bağ evinde şarap üreteceksin
gizli bahçelerin olacak
yıkanmış taze çilek ikram eden ellerin ve
hayatın sürprizlerle dolu olduğunu bilen bir kalbin olacak.
bu sebeple, bugün arabanın çirkin renkli olmasına üzülme artık.
trafiğe de takma kafanı.
hey you...
if you think that your life is miserable,
that is, for example, your life is like being stucked for hours every day in a gold gilded car in the rush-hour traffic,
do not worry at all, because in next life, you will be born as "robin".
your mom will be german and your dad italian.
your name will come from an english journalist, whom your mom felt in love with platonically before she met your dad.
you will have the bluest eyes, long brown hair.
in a vineyard with a view to the toscana valley you will produce wine.
there will be secret gardens of yours,
hands which offer washed fresh strawberries and
a heart which knows that life is full of surprises.
for this reason, do not make worries about your car's outrageous colour now.
and also don't sorrow about the traffic.
hayatının kötü olduğunu düşünüyorsan,
yani örneğin seninkisi, boğaziçi köprüsünde altın yaldızlı bir volvo'yla hergün trafikde mahzur kalan bir hayatsa,
sakın üzülme çünkü birdaha ki sefere "robin" olarak doğacaksın.
annen alman, baban italyan olacak.
ismini, annenin babanla tanışmadan önce platonik aşık olduğu ingiliz bir gazetecinin adından alacaksın.
masmavi gözlerin, dalgalı kumral saçların olacak
toscana vadisine bakan havuzlu bir bağ evinde şarap üreteceksin
gizli bahçelerin olacak
yıkanmış taze çilek ikram eden ellerin ve
hayatın sürprizlerle dolu olduğunu bilen bir kalbin olacak.
bu sebeple, bugün arabanın çirkin renkli olmasına üzülme artık.
trafiğe de takma kafanı.
hey you...
if you think that your life is miserable,
that is, for example, your life is like being stucked for hours every day in a gold gilded car in the rush-hour traffic,
do not worry at all, because in next life, you will be born as "robin".
your mom will be german and your dad italian.
your name will come from an english journalist, whom your mom felt in love with platonically before she met your dad.
you will have the bluest eyes, long brown hair.
in a vineyard with a view to the toscana valley you will produce wine.
there will be secret gardens of yours,
hands which offer washed fresh strawberries and
a heart which knows that life is full of surprises.
for this reason, do not make worries about your car's outrageous colour now.
and also don't sorrow about the traffic.
20110504
'en ben'e çağrı
benlerimle dolup taşıyorum.
ailemle ben, kalabalıklarda ben, başkalarıyla ben,
korkan ben, sevdiğimleyken ben, orada olamayan ben, dedem ben, annem ben, uzaktayken ben, yanlız ben,
gözlerim kapalıyken, taksiciyle, denizin dibinde, sofrada, müzikleyken, şiir okurken, yürürken,
konuşmazken, konuşasım çok varken
yeni tanışan ben, aynada ben.
sonra italya'daki ben geldi. sevdik. ayrılırken yine birsürü tantana..
ben de istedim ki
en ben olan gelsin,
kalsın artık.
olan olsun.
ailemle ben, kalabalıklarda ben, başkalarıyla ben,
korkan ben, sevdiğimleyken ben, orada olamayan ben, dedem ben, annem ben, uzaktayken ben, yanlız ben,
gözlerim kapalıyken, taksiciyle, denizin dibinde, sofrada, müzikleyken, şiir okurken, yürürken,
konuşmazken, konuşasım çok varken
yeni tanışan ben, aynada ben.
sonra italya'daki ben geldi. sevdik. ayrılırken yine birsürü tantana..
ben de istedim ki
en ben olan gelsin,
kalsın artık.
olan olsun.
20110502
san
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)