lizbon'um,
zaman mı kaldı sanırsın fotoğrafını çekmeye?
benden daha iyi bilirsin ki; her öğlen, Belem Pastanesi'nden biriki "pastice de nata" yemek, o senin çok sevimli "Pena Sarayı"nda salınarak dolaşmak vakit ister.
bitpazarı bir çırpıda bitmez,
kutsal anıtlar aceleye gelmez,
müzeler, sık sık kahve araları ve tuvalet molaları ister.
yatağa zarzor yetişmek, sabah erken kalkmayı güç kılar.
bilirsin.
peki hala fotoğraf çekmenin aylaklık istediğini bilmez misin?
my dear lisbon,
did you think that there would be any time left for taking your photographs?
you know better then me, that eating couple of "pastice de nata"s every afternoon in Belem Patisserie and wandering around your lovely Pena Palace requires time.
shopping in the flea market takes time,
sacred places cannot be done in a hurry,
museums frequently need coffee and bathroom breaks.
going to bed late at night complicates waking up early in the morning.
you know.
well then, don't you still know taking photographs just needs idleness?
en alttaki fotoğraftan burnuma buram buram guerlain vetiver geldi. o temizlik, o beyazlık ve o darmadağınlık yok mu... çıldırtıcı.
YanıtlaSil