20130215

kontrolü kaybetmek 101


Diana Mini... tepesinde kendisinden de büyük ve komik bir flaşı olan, 35mm filmle harikalar yaratan minicik bir analog kamera. Tek bir kadraja, iki fotoğraf sığdırma özelliği var bu Mini'nin. Çekiyorsun, filmi yarım sarıyorsun, sonra tekrar basıyorsun deklanşöre. İlk başlardaki kombinasyonlar planlı programlı ilerliyor. Her şey kontol altındayken, bir anda, dikkat dağılıyor, Mini'yi kenara bırakıp sohbete dalıyorsun, su içesin geliyor, karnın acıkıyor yemek yiyesin geliyor, program değişiyor fotoğraf çekesin gelmiyor. Tekrar Mini'yi eline aldığında üzerinden günler geçmiş oluyor, nerede kaldığını unutuyorsun. Hangi kareyi hangisiyle aynı kadraja sokmayı planlamıştın, en son ne çekmiştin, nerede kalmıştın bilmiyorsun. Planlar karışıyor.

İşte o an koyveriyorsun. Hatırlamayınca, planı programı bir kenara bırakıp rastgele çekiyorsun. Gönül rahatlığıyla, kafayı yormadan... Hangi kare hangisiyle denk gelir düşünmeden. "Mini" diyorsun, "minicik yemyeşil birşeysin sen ama boyuna posuna aldırmadan, insanı allak bullak etmeyi de başarıyorsun. Aferin!"

Sonra, şaşırıyorsun kısa bir an. "Niye zor ki" diyorsun, "niye zor, kontrolü bırakıp yaşamak, hayata birkere geldiğini unutmadan planı programı kenara bırakıp hangi kare hangisiyle aynı kadraja düşmeli diye tasalanmadan koyverip yaşamak!"