20130214

varolmak neydi?

Hayatta kalmanın temel kuralları nelerdir?

Yemek yemek, su içmek, nefes almak... Bunların hepsini sağlarken de varolmaya devam etmek. Her yiğidin bir yoğurt yiyişi var mıdır? Vardır... Ne yediğinden nasıl nefes aldığına kadar her temel hareket herkesi ayrı kılmaz mı? Kılar! Hepimiz ayrı birer 'yiğit'ken, farklı nefes alıp verirken, farklı düşünüp farklı hissederken, farklı varolurken niye bu kadar birbirimize benzemeye çalışır olduk?

Hayatta kalmanın temel kuralı, "taklit etmek" midir? En beğenilen renk kırmızıysa kırmızı olmak, yok eğer yeşilse yeşile dönmek, mühendis olmak yok o annelerin zamanındaydı işletmeci olmak yok o bizim zamanımızdaydı modacı olmak, en varılması gereken nokta kariyer yapmaksa patron olmak, en takdir edilen "her şeyin üstesinden gelirim" tiplemesiyse üç çocuk yapıp bir de üzerine patron olmak, en ilgi çeken tavır hiçbir şeyi beğenmemekse hiçbir şeyi beğenmemek, en ruhani hareket her şeyi bırakıp Bodrum'a yerleşmekse çekip gitmek Bodrum'a yerleşmek, "detox detox detox" diye inliyorsa sosyetik tribünler detox yapmak, etten karbonhidrattan arkana bile bakmadan kaçarak uzaklaşmak, en iş yapan tip 'aşka inanmayan'sa aşka inanmamak, en varolan mecra twitter'sa anı yaşamak yerine her anı twit'lemek, sanal bir dünyada varolmak uğruna olan biteni ıskalamak...

Hollandalı fotoğrafçılar Maurits Giesen ve Ilse Leenders (GiesenLeenders) "Mimicry" isimli çalışmalarında, bizzat kendileri rol aldıkları canlandırmalarla bunları hatırlattılar bana. İkili büründükleri sıradan karakterlerle, ortamın renklerine ve birbirlerinin hareketlerine uyum sağlayarak varolmaya çalışan insanlar oldular. Varolmaya çalışıp da aslında yok olan insanlar... Ortamın rengi neyse ona bürünüveren, yanındakinin hareketlerini uygulayan, kendini unutup başkası oluveren, varolmak için "taklit eden" insanlar!

En sevdiğim Türk filminden de etkilenmiş olabilirim tabii. "Sevgi neydi? Sevgi iyilikti, dostluktu; sevgi emekti..." diye soran biricik Türkan Şoray'ımdan (Al Yazmalım). Ama sormaktan da kendimi alamıyorum...

Varolmak neydi? Tek olduğunu bilmekti, olduğun gibi kalmaktı. Başkalarına benzemek yerine kendin olmaktı.