Uyanma.
Pazartesinin inadına uyanma.
Orada burada uyu.
Klavyenin üzerine düşen kafan, cevaplanması gereken o çok acil e-mail'e "aşldkjfaşlsdkjgaoeıuapodjşalkdjlwednljfffffffffffffffffffffffffffffffffffff" diye yazıp yollasın.
Ayakkabı denemek için oturduğun Beymen'in o rahat koltuklarına uzan yüzüstü, sarıl yanında duran çantana, aynı yastığa sarıldığın gibi.
Güneş açtığı an, trafiğin sıkışmasını fırsat bilip çık arabandan dışarı, yat bagaj kapağının üzerine, tak kulaklıklarını kulağına, bağla ucunu i-phone'una, aç sesini sonuna kadar, varsa yanında sür hatta güneş kremini.
Yolda yürürken karşına çıkan ilk çingenenin yanına kıvrıl, yerleştir burnunu çiçek tezgahındaki erengüllerin arasına, uyu.
Veya hiç kalkma sabahki yatağından, ayrılma yastığından, çarşafından, yanında yatan ya da rüyalarına giren sevgiliden. Uyu. Uykun kaçtıysa da uyuyormuş gibi yap. Ne gereği var, çalan saati ciddiye almaya, sürüne sürüne kalkmaya, kara kara ne giyeceğini düşünmeye, sonra da koştur koştur çıkıp gitmeye.